27 Şubat 2017 Pazartesi


SAO MIGUEL ADASI'NDA UNUTULMAZ 3 GÜN

Erasmus programıyla Hollanda'da 6 ay süreyle yüksek lisansımı devam ettiriyordum.Türkiye'ye dönmeme yaklaşık 3 hafta vardı.Hollanda'da tanıştığım Slovak arkadaşım Barbora ile soğuktan bıktığımız için ucuz uçak bileti araştırmasına giriştik.Portekiz bizim için en sıcak ve en uygun seçenekti.Hemen araştırmalara başladım, bu sırada São Miguel Adası'nın fotoğraflarını görüp aşık oldum.Buraya gitmeliydim, tüm uçak biletlerini araştırıp oldukça uygun fiyata Lizbon'dan uçuş bulduk ve 10 Şubat günü Lizbon'dan Sao Miguel Ada'sına geldik.

Bu adanın diğer adı ise "The Green Island".Adamlar haklı, ben bu kadar yeşili bir arada görmemiştim. Gaziantepli olarak gördüğüm tek yeşil fıstık olduğundan, adaya gidince gözlerim nereye bakacağını bilemedi, huzurdan ağladıkları bile oldu. :)

  Haksız mıyım? 


Couchsurfing sayesinde adada yaşayan biriyle tanıştık.Dünyanın en iyi insanı da diyebilirim.Bizi Ponta Delgada havaalanından aldı ve öğle yemeği için Ribeira Grande bölgesinde bulunan Tukátulá Bar'a geldik.Bu manzara eşliğinde yemeğimizi yedik.





Atlantik Okyanusu'nun ortasındayken tercihimiz deniz mahsülü olmalıydı.Bu yüzden "salmon wrap" ile içecek olarak adada üretilen "Korisca" marka birayı tercih ettik.Biranın blonde,brown ve dark seçenekleri mevcuttu.Manzaraya bakmaktan yemek yemeği ara ara unutuyordum.Kıyıya vuran dalga sesleri eşliğinde adaya güzel bi başlangıç yapmıştık.Balık oldukça lezzetliydi, biranın o kadar başarılı olduğunu söyleyemem ama fiyatlar oldukça uygundu.



Buradan detaylı bakabilirsiniz;


Lagoa do Fogo (The Lake of Fire)




Sadece 3 günümüz olduğundan her anını dolu dolu yaşayıp, olabildiğince herşeyi görmeye çalıştık.Şubat ayı olmasına rağmen hava oldukça güzeldi.Hemen en çok görmek istediğimiz yerlerden biri olan  "Lagoa do Fogo" ya doğru yol aldık.Hava bulutlu ve kapalı olursa gölü görmek mümkün olmuyormuş.Güzel havada gelmek lazım hatta burada hiking yapmak lazım.



Lagoa do Fogo,  Água de Pau Massif kompozit volkanın altında yer alan krater bir göl.Bu kaldera adanın en genç volkanik dağı, en son patlama 1563 yılında gerçekleşmiş.Manzara gerçekten nefes kesici ama o kadar rüzgarlıydı ki nefesimizi o da kesmiş olabilir. 

Miradouro de Santa Iria


Ribeira Grande bölgesinde bulunan Miradouro de Santa Iria görülecek yerlerden bir diğeri. Sanıyorum adada görülmemesi gereken yerler yazılsa daha kısa sürer.



Bazen kedi olmak istersiniz...


Bazen de inek...

Hava güneşli olmasına rağmen rüzgarlıydı, mont giymeyi reddettiğimiz için sıcak bişeyler içip ısınmanın vakti gelmişti.Adanın her tarafında ineklere rastlamak mümkün, bu yüzden süt ve süt ürünleri oldukça lezzetli.Aynı bölgede bulunan bu minik tatlı dükkanın adı " O Chocolatinho".Yerel halk tarafından çok beğenilen bu yerde çeşitli ev yapımı çikolata, kek, pasta bulabiliyorsunuz.


Burada sıcak sütün yanında istediğiniz çikolatayı seçip, kendi sıcak çikolatanızı hazırlıyorsunuz.Ben arkadaşımın tavsiyesi üzerine deniz tuzlu ve karamelli çikolatayı seçtim.Sıcak çikolata ile dünyanın en lezzetli browniesini de indirimli olarak alabiliyorsunuz.Fiyatlar yine inanılmaz uygundu.
Ayrıntılı bilgi için; 



Miradouro da  Ponta do Cintrão




Burada saatlerce okyanusa bakıp, dalga seslerini dinlemek istedim.



Burayı da eve çevirip, bi ömür huzur içinde yaşamak istedim.

Portinho da Ribeirinha



 

Büyük bir tabelada buraya girişin yasak olduğu yazıyordu.Arkadaşım Mark, buraya girişin yasak olduğunu ama tabiki de bizim gireceğimizi söyledi.Mark, bizi adada orada yaşayanların bile bilmediği birçok yeri gösterdi.Eğer bu adaya gidiyorsanız ihtiyacınız olan şeylerin başında Mark var.Kendisini  çok sevdiği adasını insanlara tanıtmaya adamış.İçimden bir ne hayatlar var dedim.



Kısa sürede o kadar güzel şeyler görmüştüm ki sanki rüyadaydım, hiç bitmesini istemediğim bir rüyaydı.Vaktimiz kısıtlıydı, gördüklerimi sindiremeden yeniden yola koyulduk.Yol inekler tarafından işgal edilmişti, öncelik onlara ait olduğundan geçmelerini bekledik.Bu olayla sık sık karşılaştık.Yolumuzu kesen inekler olsun!

Falésia das Feteiras



Ponta Delgada'da bulunan uçurum manzarası ve sonsuzluğa giden Atlantik okyanusu...İnsanların burada yamaç paraşütü yaptığı da oluyormuş.

Portas da Cidade (Gates to the City)



Ponta Delgada'nın tarihi giriş kapısı ve saat kulesi...Şehir efsanesine göre bu kapıdan geçerseniz ömür boyu bu adada yaşarmışsınız.Bunu duyan Sezen fırlayarak kapıdan geçti.Olur mu olur...

Şehir merkezi küçük ve çok tatlı, burada yaşayanlar üniversite için genellikle Portekiz'deki büyük şehirleri tercih ediyor ama gelişmiş bir üniversite olmasa da Universidade dos Açores'da eğitim gören çok.Şehir merkezinde birkaç güzel pub mevcut, gece hayatı çok olmadığından halk şikayetçi.İçimden dedim napacaksınız gece hayatını dünyanın en güzel yerinde yaşıyosun zaten diye.



Veee beklenen an geldi, ananasa olan sevgimi çevremde bilmeyen yoktur.Şehir merkezi içindeki pazarda ananasları görünce benden mutlusu yoktu.Bu adada ananas tarlaları ve çay tarlaları görülmesi gereken yerlerden.



 Ada'nın en güzel yanı böcek, haşerat yok.Boşuna "magic island" demiyorlar.Hayallerimin adası resmen... <3



Belki Hard Rock Cafe'si yoktu ama Azor Rock Cafe'si vardı onların da...




Sao Miguel'de ikinci günümüz hava kapalı ve yağmurluydu.Bu havalarda yapılacak en güzel şey Furnas'a doğal kaplıcalara gitmek.Oraya gitmeden önce yol üzerindeki çay tarlasını ziyaret ettik.

Plantação de Chá da Gorreana(Gorreana Tea Plantation)

Gorreana Avrupa'nın en eski çay tarlasıymış, burada çayın tüm proseslerini adım adım görebilirsiniz.Bir gıda mühendisi olarak ilgiyle dinleyip, izledim. Oradan ailem için ufak bi paket çay da aldım. Bu yazıyı oranın çayını içerek yazıyorum. Canım Azorlar...




Saude! Bu fabrikada siyah ve yeşil çayı denemeniz için ayrı bir yer mevcut.Çay tarlasını izleyip çayınızı içiyorsunuz.Yeşil çayını daha çok sevdiğimi söyleyebilirim.




Terra Nostra Gardens (Furnas)



Sonunda adanın en güzel şehirlerinden biri olan Furnas'a geldik.Burada botanik bahçe ve termal havuzlar aynı yerde bulunuyor.Bu küçük cennete giriş için yaklaşık 10 euro ücret ödüyorsunuz.Botanik bahçelerden çok haz almayan ben, bu bahçenin dizaynına bayıldım!





Selam maymun kardeş!




Fifty shades of green...



Hava yagmurluysa yapılacak en güzel şey termal havuzda vakit geçirmek.Suyun sıcaklığı yaklaşık 38-40 derece.Bu havuz dışında iki tane küçük havuz daha bulunmakta, biri daha sıcak diğeri daha soğuk büyük havuza göre.Suyun üstünde gözlerinizi kapatıp, çiseleyen yağmuru yüzünüzde hissettiğiniz o an, bitsin istemiyorsunuz.


Cozido Das Furnas 
Furnas'ta bulunan bu restaurant Cozido ve taze peyniri ile meşhur.Bu yemek yer altında  buharda uzun sürede piştiği için önceden rezervasyon yapmanızda fayda var.Biz 3 kişi bir porsiyonu zar zor bitirdik.





 Çarkıfelek meyvesi de oranın meşhur meyvelerinden biri."Kima" orada üretilen acayip lezzetli bir içecek.İçiniz, içiriniz... 





Lagoa dos Furnas



Furnas'ta bulunan krater gölü

Mark'ın Kalesi


Burada tam şu şarkıyı dinleyip, dünyanın en güzel gün batımını izliyorduk.

Furnas Caldera



Sanırım burası en sevdiğim yerdi, kalenin tepsine çıktığınızda bu muhteşem manzarayla karşılaşıyorsunuz.

Caldeira das Furnas



Kaynar sulara birkaç metre uzaktasınız, bu da inanılmaz bir histi. Hidrotermal,karbonatlı ve soğuk su olarak 3 çeşit kaynak suyu mevcut.Farklı kaynaktan gelen doğal mineral suların tadına bakabiliyorsunuz.

Lagoa/  Agua de Pau




Bu bölgede adanın Richie Richleri yaşıyormuş.Bu da doğal havuz, neden şubat ayında geldim diye bir iç geçirmedim değil.







Lagoa do Congro




Vila Franca do Campo'da bulunan bu gölün her yanı yemyeşil.Burada havanın soğukluğuna aldırış etmeden yüzdük, sanırım hayatımda yaptığım en güzel şeylerden birisiydi.Yüzünüz yüzdürünüz...


Bu adada yapılacak daha birçok şey mevcut.Doğayla iç içe bir hayat yaşamayı seviyorsanız bu adada en az bir hafta vakit geçirin.Portekiz'in sıcak kanlı insanlarıyla tanışın.
Canım Sao Miguel!

<3